16 Ocak 2015 Cuma

THE DAY AFTER



DEVİRLERİN BAKAN ONAYI İLE YAPILMASI
             Taraftarı olduğum Beşiktaş’ın milyonların sevgisini de kazanmış ve büyük sempati duyduğum çarşı grubunun bir kaç sloganı vardır hepiniz bilirsiniz “Çarşı her şeye karşı! Ve "Evdeki hesap Çarşıya uymaz".Her zaman bu sloganı akıl dolu ve inançlı bir slogan olarak gördüm, çarşı grubu bu sloganı sadece kimden gelirse gelsin yanlışa karşı durmak için kullandı, yanlışı yapana bakmadı sadece yanlışa baktı.
           Günümüzde; büyük çoğunlukla mevcut siyasi iktidarın uygulamaları sebebi ile sapla saman sürekli karıştırılmaya başlandı, bir nevi devletten yana olmak ile iktidardaki siyasilerden yana olmak artık aynı kefeye konmaya başlandı.
           Yeni yasa tasarısına koyulan “Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı, devredilebilir. Devirler yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının devir edildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınır. Devir işlemi Bakan onayı ile gerçekleşir.” Bu maddeye birçok kesimden itirazlar yükseldi özelliklede Sektörden bunun bürokrasiyi arttıracağı yönünde itirazlar geldi.
          Maden ruhsat devirlerinde Bakan onayının istenmesi ile yaklaşık 13 yıllık iktidarları boyunca ya fark edemedikleri ya da bırakın böyle olsun, bir şey olmaz dedikleri bir uygulamanın inanılmaz sonuçlarının farkına vardılar ve bunu şimdi düzeltelim, iş çığırından çıktı, yoksa ileride hesabını veremeyiz diyebilecekleri bir yanlışı mı kontrol etmek istiyorlar emin değilim.
           Ruhsatların devir işlemine masum ve basit bir olay gibi bakmak bana göre saflıktır, Devir bugüne kadar olduğu gibi sadece ben sattım sen aldın işlemi olmamalı idi, bana göre yapılmak istenilen geç bile kalınmış bir düzenlemedir (Tabii aynı şeyleri düşünüyorsak; yani “siyaseten” alınmış bir karar değilse ve bürokrasi gerçekten arttırılmak istenilmiyorsa).
         Daha önce “Devir” yaptıranlar bilirler, bu işin MİGEM de nasıl yapıldığını ama kısa bir hatırlatma ile uygulamaya bakalım; ruhsatını devir etmek isteyen ruhsat sahibi (veya vekili) ile ruhsatı devir almak isteyen kişi(veya vekili)basit bir matbu form dilekçeyi imzalayıp MİGEM e verirler ve süreç başlatılır. Bu süreçte dosya arşivden çekilir, ilgili birimlere gönderilir ve varsa eksiklikleri (Harç borcu, Devlet Hakkı, Faaliyet Raporu, İmalat Haritası vs.)tamamlattırılır, gerek duyulması halinde saha tetkik edilir, ruhsatı devir almak isteyen bir firma ise şeklen Ticaret Sicil Gazetesine (madencilik faaliyeti yapabilirmi diye)bakılır ve en nihayetinde dosya tekâmül ettirilir yani devire hazır hale getirilir.
            İşin buraya kadar olan tüm işlemleri personel tarafından yapılır, daha sonra birim yetkilisinin parafı, ilgili Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı tarafından imzalanarak devir işlemi tamamlanır ve ruhsatın yeni sahibi sicil kayıtlarına işlenir.
           Devirler için uygulanan (MİGEM bu noktada yok)bir farklı yol daha vardır, eğer ruhsatı devreden bir firma ise şirketin hisselerini (bazen %100 hissesini) satın alarak da bir şekilde bu ruhsatın(veya ruhsatların) işletim hakkına sahip olabilirsiniz, hatta daha sonra şirketinizi bir başka şirket ile ortak yapabilirsiniz daha önce ve/veya daha sonra isterseniz şirketinizin adını değiştirebilirsiniz (her çeşit uygulaması vardı) daha sonra yapılması gereken tek şey MİGEM e yeni Ticaret Sicil Gazetesini getirmektir. Şirketinizin adı değişti ise Ruhsatlarınızda isim değişikliği yapılır, kısacası MİGEM dışında gelişen işlemlerin sonucu MİGEM de tamamlanır.
           Her şey yasal, bunda kötü ne var, bu işler için Bakana ne gerek var, var arkadaşlar var” hem Bakana hem de Bakıp ta görenlere ihtiyaç var”.
             Şimdi biraz geriye gidelim ve önce MİGEM de işlem gören İşletme Ruhsatlı sahalar için verilmiş İşletme projelerine bakalım, genel olarak metal madenlerinde cevherin ham olarak yurtiçi/yurtdışı piyasaya satılacağı, mermerde ise yine yurtiçi/yurtdışı piyasaya çoğunlukla blok olarak ve/veya kısmende işlenmiş olarak satılacağı belirtilir. Bu noktada da herhangi bir terslik yoktur.
          Biraz daha geriye gidelim Yabancı Sermayenin ülkemize giriş koşulları ve Yabancıların ülkemizde şirket kurabilme esasları ve düzenlemelerine bakalım, sonuçta gelmelerinin ve şirketleşmelerinin önünde herhangi bir engel olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Bildiğim kadarı ile Madencilik şirketleri takip altında değildir. Yani onlar için herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir.
        Genel olarak devir eden şirket ve hissedarları, devir alan şirket ve hissedarları, hangi grup ve hangi madene ait oldukları ile işletme projesindeki “Pazar” ve ”Pazarlama” konusu hemen hemen hiç kayda alınmaz, MİGEM de genel olarak bu noktalara dikkat bile edilmez. Bu noktada da her şey yasaldır.
        Sonuçta; bugün gelinen noktaya baktığımızda ortaya çıkan tablo bizler ve ülkemiz açısından ürpertici boyuttadır ve her geçen yılda ülkemizin yer altı kaynakları yabancı sermayeli şirketlerin yani doğrudan yabancıların eline geçmiş ve geriye kalanlarda hızla geçirilmektedir. Üstelik bu madenleri istedikleri gibi istedikleri yere ve tabii ki istedikleri fiyata satmalarının önünde en küçük bir yasal engel yoktur.
             Bu noktada; tabii ki amaçlanan hedef bu ise ruhsat devirlerinin gerçekten sıkı bir kontrol ve denetime ihtiyacı vardır, işte bu sebeple de dediğim gibi sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım.
           Pek çok ruhsat sahibi (hatta sektörde isim yapmış olanlar dâhil) ruhsatlı sahalarını, ülkemize yatırım yapmak isteyen yabancılar için cazip hale getirip(izinleri alınmış, rezervi bulunmuş vs.) “ iyi fiyat” veren Yabancı Şirketlere sadece kendi kazançlarını düşünerek devretmektedirler. Bildiğim kadarı ile halen pek çoğunun hayalide budur.
           Tabii ki yerli ruhsat sahiplerinin bu aç gözlülüklerini fırsat bilen “iyi niyetli” Yabancı sermaye ne yaptı; ülkemden taşıyıp götürebilecekleri her madeni satın aldı işletti ve ülkesine taşıdı, taşımaya da devam ediyor. Taşıyamayacaklarını da satın alarak bunlara da yatırım yapılmasını engelledi. Özellikle Enerji Sektörüne ait yani taşınamayan kömür ve jeotermal sahalarını hatırlayın. Yıllar önce TKİ tarafından termik santral yapılması için ihale edilen yüksek rezervli kömür sahalarını, MTA tarafından ihale edilen jeotermal sahalarını, hatırlayan kaldı ise hatırlayın, bu sahaları önce yerli sermaye satın aldı, bunlar nerede ise üzerine bir çivi dahi çakmadan hem de hatırı sayılı rakamlarla Yabancılara devrettiler(Bu arada da biri çıkıp bu sahalar bu kadar para ediyorsa neden ihale rakamları düşük kaldı diye hesap sormadı). Bu sahalarda neler oldu veya oluyor veya olacak bilen varmı. Ben bilmiyorum.
            Artık bırakın devirler de “Bakan onayı” aranmasını devirler didik didik araştırılmalı, sahanın hangi madene ait olduğu,  sahaların işletme projeleri, Pazar ve pazarlama stratejileri, devir eden firma ve devir alan firmanın şirket hissedarları araştırılmalı, bu şirketlerin hisse satışları ve hatta isim değişiklikleri bile engellenmelidir.
           Yoksa Çarşı Grubunun dediği gibi evdeki hesap çarşıya uymaz ve biz artık MADENLERİN GERÇEK SAHİBİ YABANCI HALKTIR  Sloganını atar dururuz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder