26 Kasım 2014 Çarşamba

MMO NE YAPACAK


Arkadaşlar,MMO ne yapacak demeyi bırakında hep birlikte ne yapacagımıza bakalım.

MMO  bu yasa tasarısına karşı eli silah tutan herkesi göreve mi  çagırsın,

MMO  ülkede isyanmı çıkarsın,

MMO yeraltına girip illegal bir orgütmü olsun.

            MMO elbette bu yasa tasarısına karşı bugüne kadar oldugu gibi ,demokratik yollardan mücadelesini sürdürmeye devam edecek,başta MİGEM olmak üzere,tüm ilgili  kişi ve kurumlardan görüşme talep edecek ve bu yasa ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaşacak, çeşitli toplantılarak yapılacak ve alternatif oneriler sürülecek,gerekirse miting,yürüyüş,vs yapılacak.Yapılması gereken her ne var ise yapacak.Ha, MMO yu kim dinleyecek diyorsanız ….

       Ama eminimki bir tek şey yapılmayacak oda asla bu siyasi iktidara, başka adı lazım degil bazı odaların yaptıgı gibi taviz verilmeyecek.

            Açın gözünüzü,zaten kanundaki asıl amaçlardan bir taneside bu degilmi,MMO yu devre dışı bırakmak,seçimle alamadıkları MMO yu zorlayarak taviz verdirmek yada  tamamen devre dışı bırakmak.

            Gelelim siz bayan meslektaşlarımıza siyasi iktidarın bakış açısına göre sizin yeriniz eviniz,oturun evinizde ,Teknik  Nezaretçilik Bahane ,Kadının Yeri  Evidir Şahane.

22 Kasım 2014 Cumartesi

KAYDA DEGER AKSAKLIKLAR


KAYDA DEGER AKSAKLIKLAR

“Yetkilendirilmiş tüzel kişiler: Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken faaliyet raporları, projeler gibi her türlü teknik belgeyi hazırlamak ve faaliyetlerin projesine ve raporlara uygunluğunun izlenmesi için Genel Müdürlükçe yetkilendirilen tüzel kişiler.”

Yetkilendirme meslek odaları ve maden işverenleri ile MİGEM den katılacak Daire Başkanından oluşacak  tarafsız bir kurul  ile birlikte yapılmalıdır, hatta hukuksal düzenlemeler için Barodan görevli bir avukat bile bu kurulda yer almalıdır.

       Burada bu tüzel kişilerin nasıl ve hangi kıstaslara göre değerlendirilip seçilecekleri ve özellikleri mutlaka kanunla belirtilmeli yoksa yönetmelik ile sürekli oynanır ve her iktidarın bakışına göre değiştirilir.Ayrıca aday olabilecek  kişileri meslek odaları  (TMMOB ),tespit edip MİGEM e bildirmeli.adam odaya üye bile değil,madencilik yapmamış ,hayatında ocak görmemiş,meslekle ilgili değil ama filanca partinin gençlik kolunda görev almış bu adamada verin bari,hala güç bende demeyi bırakın artık,bırakın da Devlet adı altında siyasi iktidarlar kimin yetkili yada yetkisiz olduğuna karar vermesin ,bunu bağımsız  bir kurul aracılığı ile yapın.

“Devirler yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının devir edildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınır. Devir işlemi Bakan onayı ile gerçekleşir.’’

Ruhsat bedeli  nedir ,bu bedel neye göre tespit edilecek ve bu bedeli kim tespit edecek, bedeli kim nasıl değerlendiricek ve hangi kıstaslara göre değerlendirilecek,  bu olay ve kişiler Kanun ile tanımlansın  ,son derece yolsuzluğa açık bir şey ,bizim saha 5 milyon ama sen onu 100 000 yap bizde sana 100 000 verelim mi oynansın, üç kuruş maaş verdiğin memur mu bunlara direnebilecek.       

‘’(10)Genel Müdürlükçe yetkilendirilmiş tüzel kişilerce Genel Müdürlüğe sunulan  proje, rapor ve teknik belgelere ilişkin gerçek dışı ve yanıltıcı beyanların tespiti halinde, tüzel kişilere uyarıdan yetki iptaline kadar, belgeleri hazırlayanlara da uyarıdan imza yetkisinin iptaline kadar uygulanacak yaptırımlar Yönetmelikle belirlenir.”

Bu konuda kesinlikle odalar yetkili olmalı MİGEM bu durumu tespit ederse odaya bildirir ve TMMOB bu kararı verir  ,MİGEM veya siyasi iktidarlar bir mühendisin imza yetkisini elinden alamaz.Böyle bir yetkin yok.

‘‘Ruhsat sahibi veya vekilinin mahallinde tetkik ve incelemelerine katılmaması, ruhsat sahibince herhangi bir nedenle tetkik ve incelemelerin engellenmesi halinde 20.000 TL tutarında, bu fiilin tekrarı halinde ise iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.’’

Burada geçerli bir mazeret yoksa denilse daha iyi olurdu, adam yurt dışında ,hasta,davası var yada cenazesi var ve o an içinde kanuni bir vekili yok anlaşamadılar azletti,vs,vs.

“Maden ruhsat sahasında faaliyette bulunabilmek için alınan izinler kapsamında orman idaresine ödenen bedeller hariç diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ödenen bedellerin ibraz edilen miktarı, bir sonraki yıllarda ödenmesi gereken Devlet hakkından düşülür”

Bu ne ya devlet hakkı babalarınızın parasımı,devlet hakkının anayasa göre bile alınması gerekli ,kimin parasını kimden düşüyorsunuz, adamı alacaklı duruma getirip bide üstüne para verin bari.

‘‘(2) Madenlerden alınan Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı satış fiyatı, bölgeler de dikkate alınarak her madene ait ayrı ayrı, uygulandığı yıl için belirlenerek Genel Müdürlükçe ilan edilir. Ocak başı satış bedeli, ilan edilen emsal fiyattan daha düşük olamaz. Buna ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

              (4) Devlet hakkı;

           a) I (a) Grubu madenin valilik/il özel idaresince belirlenen ve ilan edilen boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış piyasa satış fiyatı üzerinden  %4,

           b) I (b) Grubu madenlerden %4,

           c) II. Grup (a) bendi madenlerden %4, kaba inşaat, baraj, gölet, liman gibi yapılarda kullanılan tüvenan hammadde dışında bu maddedeki Devlet hakkı boyutlandırılmış fiyat üzerinden alınır. “

          En çok malzeme bu tarz dolgu işlerinde  kullanılır niye az ödesin ki,sadece kırma eleme maliyetini düşüp ,(oda %10 civarındadır) öyle alın.

          “ç) II. Grup (b) bendi madenlerde doğal taşın özelliklerine ve bulunduğu bölgeye göre ocakta oluşan piyasa satış fiyatı üzerinden %4,

           d) III. Grup kaynak tuzlarında %1, bu grubun diğer madenlerinden %5,

          e) IV. Grup madenlerde %4, turbada %2, altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, demir, krom, alüminyum, uranyum, toryum, radyum gibi elementleri içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddelerden ise EK-3’de yer alan tabloya göre,

            f) V. Grup madenlerden %4,

             oranında alınır.

            (5)  Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatları maden gruplarına göre Bakanlık, Valilik veya Özel İdare tarafından denetlenir ve eksik beyanlar tamamlattırılır. İşletme izni olan maden ruhsatlarından her yıl en az ruhsat taban bedeli kadar Devlet hakkı alınır. Ancak, kaynak tuzlalarında alınacak Devlet hakkında bu koşul aranmaz.”

             İşte burada da yanılıyorsunuz, yahu devlet hakkı ancak devletin madeni çıkarılıp satılınca madenciye tahakkuk eden ve alınan bir paradır,yerin altında duran madene ne diye devlet hakkı olsun,işletme iznini almak suçmu,suç ise ve suçlu var ise bu MİGEM dir ülkenin veya madencinin o sahaya ihtiyacı yoksa iznini vermeyin,diyelim ki yasa gereği zorunlu olarak adam iznini aldı ama o yıl piyasa şartları gereği üretim yapmak istemedi,zarar edecek ne diye üretsin,adamın mermeri var ama o yıl o renk tutmadı,üretti satamadı,çatlağa denk geldi ,makinesi arıza yaptı,vs.vs.üretim yapamadı  veya yapmak istemedi ,bu çok fazla para eder ,amacınız sektöre  destek değil köstek ise devam edin.

(7) Yer altı kömür işletmelerinde, yıl içinde ölümlü kaza olmaması halinde Devlet hakkının %50’si alınmaz.

       Bu nasıl bir anlayış,  kazalar her zaman olmamalı bunu mükafatlandırmak neyin nesi ,ne diyeceksiniz, oley!! sizin sahada kimse ölmedi, size mükafat veriyoruz,ikramiye çıktı,buyrun devlet hakkı indiriminizi alınmı.

(16)Ancak, ihale sözleşmelerinde hammaddenin ihaleyi yapan kamu kurum ve kuruluşunca karşılanmayacağı hükmünün bulunması halinde kullanılan hammaddenin ocak başı satış fiyatı üzerinden ihaleyi alandan Devlet hakkı alınır.’’

       Genel olarak bakışım;devlet hakkını boyle üç beş  yılda bir değiştirip durmayın, zaten yeni sistemi yok edip kendinize göre bir düzen kurdunuz,şimdi onuda yasal hale getirmeye çalışıyorsunuz,ya bu işi tamamen bırakin ki böylesi çok daha iyi olur,sevk fişi ile sevki yapılan ve faturalandırılan her maden için KDV oranı %20 dir deyip çıkın ve gidip faturaları kontrol edin,bırakın bu şu olursa %2,şu olursa yarısını almam,şu madenden %3.5  ama burda adam ölmedi ,bide izin parası harcamışsın sen bizden alacaklı çıktın abi .Sistemi zaten çorbaya çevirdiniz şimdide üzerine su katmayın.

MADDE 15   – Aynı Kanunun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

        ‘‘ (1)Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere maden işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılır. Maden işletme faaliyetleri asgari bir maden ……..daimi olarak, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesi zorunludur.  Daimi nezaretçinin görev, yetki, sorumlulukları, atanma usul ve esasları, vardiyalı çalışan işletmelerde işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek maden mühendisi ile ruhsat sahasında görevlendirilecek diğer mühendislerin eğitimi, çalışma usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle belirlenir.

          Teknik nezaretçilik kalkıyor mu belli değil ayrıca gene jeoloji mühendislerine yer açmak girişimi var, yer altında ocakta su varsa bir tek onlar biliyorlar, tabii MMO eğitimi kaldırılıyor,BAKANLIK  eğitim kursu açacak ders verecek kim bilir belki ileride bu işi ticarete dökerler,Hizmet İçi Eğitim anlayışı bile olmayan bir kurum düşününki kendi elemanlarını bile eğitmeyen bir kurum, eğitim verecek.

           (2)Birinci fıkrada belirtilen istihdam şartlarını sağlamadan maden işletme faaliyetinde bulunulması halinde 30.000 TL idari para cezası uygulanarak maden işletme faaliyetleri durdurulur. İstihdam şartlarının sağlanması halinde faaliyete izin verilir.’’

Genel olarak kanun tasarısı; madenciden daha çok parayı nasıl alırım,bunun yanında MMO yu nasıl devre dışı bırakırım,jeoloji mühendislerine nasıl yeni alanlar açabilirim,kendi adamlarımıza daha çok nasıl yetki verip  onlara nasıl daha çok para kazandırabilirim,bir türlü anlayamadığım şu Devlet Hakkını daha nasıl karıştırabilirim,tarzında görünüyor.

Ben iş güvenliğini nasıl sağlayabilirim, teknik nezaretçileri nasıl işverenden bağımsız bir hale getirip kazaların önlenmesini sağlayabilirim, sektörün önünü nasıl açıp işsiz meslektaşlarımıza nasıl iş alanları açabilirim, mermeri işlenmiş olarak ,kromu ferrokrom olarak nasıl ihraç edebilirim vs. gibi herhangi bir şey göremedigim için bu kanuna ne söyleyim ki.”Sayın bakan kazalardan sonra işe el attı ve Maden Kanununu düzeltti,inşallah artık kazaları tarihe gömecegiz gazete başlıkları içinmi” Kanun yapılıyor.

İşin doğrusu bu ne ya deyip tasarıyı iade edip görüş bile vermemektir.

 

 

8 Kasım 2014 Cumartesi


MİGEM SORUMLUMU YOKSA SORUNLUMU

Herşeyden önce Somaya bakalım, bence bu kazanın tek sorumlusu TKİ Genel Müdürlügüdür.Bu ruhsatın sahibi  olan kurum TKİ dir. Bu ruhsatı” Hizmet Alımı” altında (yada rödevans ile farketmez) kazaya neden olan işleticiye veren kurum TKİ dir.Yani anlayış olarak al sahayı babanın sahası gibi çalıştır, kömürü üret  sen dert etme ben  hepsini  FakFuk Fona alırım ve bana oy veren seçmenime kömürü dagıtırım diyen anlayışa hizmet eden kafa kiminse ,suçluda odur.

Koskoca TKİ olarak sahasında üretilecek kömür için hiç bir denetim mekanizmasını sözleşmesine  koymadan sahayı verirse olacagıda budur ,yok eger denetim mekanizması var sözleşmede yazılı diyorlarsa yine TKİ suçlu,sevgili  kardeşim TKİ nin sahasının başında MİGEM bekçilikmi yapacaktı.

Migem hiç bir sahanın  teknik nezaretçisi degildir ,kimseye üretim yada vardiya mühendisligi yapmaz,kimsenin İş Güvenligi uzmanı degildir.MİGEM sadece “tetkik aşamasında” oradadır ,kanuna göre yapılması gerekenleri  kontrol eder ,varsa eksik ve yanlışı tespit eder , düzeltilmesi için süre verir veya geçici olarak sahanın faaliyetini durdurur ve gider, takip etmenin anlamı sahanın bekçiligi degildir, sen arkanı dönersin her şey yine eski haline getirilir.Kanuna  göre sahadaki her aşamadan birinci derecede ruhsat sahibi sorumludur.Bunun aksi düşünülemez.Ermenekteki yanlış tada bu böyledir.

Sevk fişlerinin ve Devlet hakkının kontrolünüde bir başka kurumun yapması mümkün degildir eger bu iş Maliyenin işidir diyenler içeriden ise sadece işi (Devlet Hakkı) beceremedikleri ,bilmedikleri için bunu söylemişlerdir.Anayasanın 168.maddesi ve 3213 sayılı kanuna  göre Devlet Hakkı nın alınabilmesi için tek uzman birim MİGEM dir.Maliye Bakanlıgının bu işin üstesinden gelmesi mümkün degildir.(Bu konuyu her zaman daha geniş bir şekilde tartışabiliriz)

MİGEM kazalardan sorumlu olamaz ama MİGEM sorunludur,nedenmi

-Hizmet içi egitim anlayışı yoktur,yeni gelenler bile hemen tetkik için göreve gönderilmektedir.Bu nedenlede Sahada üretim kontrolünü yapmak ve imalatı çıkarmak için bile yeterli bilgi düzeyine sahip olan kişi sayısı çok azdır.

- -Arazi görevlerdirmelerinin süresi çok kısadır ,yetersizdir,sadece mali uzmanların saha başına  en az iki gün , arazide kalması gerekmektedir.

-Arazi yada tetkik görevi ulufe anlayışı ile yapılmaktadır,bu nedenle aldıkları maaş sebebi ile geçim sıkıntısı çeken arkadaşlar arazi görevini sadace” para”olarak görmektedirler.

-Siyasi baskı arazi görevlendirmelerinde bir etken dir  yani bir nevi kulluk sistemi anlayışı getirilmektedir ,buda raporların tarafsızlıgını etkilemektedir.

-Personelin karşılıklı güven anlayışı köreltilmiştir.

-Tüm atamalar siyaseten yapılmaktadır.

Bu liste daha uzar gider ....

 Ayhan Aykut

7 Kasım 2014 Cuma

Devlet hakkımı Devlet Kazıgımı





 

Ruhsat sahası içerisinde üretilen ancak çeşitli imkansızlıklardan dolayı üretim sahası içerisinde stokta bekletilemeyen ve/veya satış öncesi herhangi  bir işleme/zenginleştirme yapma amacı ile ruhsat sahası içinde ama üretim sahası dışında veya ruhsat sahası  dışındaki bir tesisin stok  alanına zorunlu olarak sevkiyatı yapılan yada ekonomik sebeblerle satış işleminden önce bir süre bekletilmek üzere üretim sahası dişındaki bir alana stok amacı ile gönderilen madenlerde Devlet Hakkı ne zaman alınmalıdır?

Maden Kanununun 14. Maddesinin birinci,ikinci  ve üçüncü fıkrasında bu sorunun yanıtı net olarak verilmiştir.

    (Değişik fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınır.

    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Üretilen madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatıdır. Bu fiyat emsallerinden az olamaz. Emsal fiyatının tespitinde bu maddenin üçüncü fıkrası esas alınır.

    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Tüvenan madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda, ocak başı satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.”

Fiyatın piyasada anlık olarak yani arz ve talebin aynı anda var oldugu yer ve zamanda oluştugu bir gerçektir.İktisat ve işletmede fiyat, bir mal, servis veya varlığın sayısal para değeridir yada malların pazardaki parasal değerine fiyat adı verilir.Günümüzde bir madenin ulusal ve uluslararası pazardaki satış fiyatı oluşumunu, uluslararası borsalardaki arz ve talep ile stok durumunun yanısıra Devletlerin almış olduğu ekonomik ve siyasi kararlar, kısıtlamalar,teşvikler, serbestlikler,vergiler ,bu ülkelerde meydana gelen ekonomik ve siyasi gelişmeler gibi nedenlerden  dolaylı olarak etkilenmektedir.

Yönetmelikde 14.Bölüm 86. Madde 16. Fikrası;

“ (16) Ocak başında satışı yapılan maden ile üretim sahası dışındaki tesislere sevk edilen madenlerde sevkiyat tarihi itibarıyla Devlet hakkı tahakkuk eder. Üretim sahasında stokta bekletilen madenden Devlet hakkı alınmaz. Ancak, stoktan satış yapıldığı zaman Devlet hakkı alınır.”hükmü amirdir.

Herhangi bir sebeble üretim ve / veya ruhsat sahası dışına stok amacıyla  gönderilen ve   stokda bekletilen madenlerde Devlet Hakkı tahakkuna esas olan ocak başı satış fiyatının , satış işlemi henüz gerçekleşmediği için yıl içerisinde ileriye  dönük veya Satış Bilgi Formlarının verildigi tarih itibarı ile halen stokda bulunduğu göz önüne alınırsa ilgili yıl için geriye dönük olarak  oluşmadıgı bir gerçektir.


Yine üretim sahası ve / veya ruhsat sahası dışındaki tesislere herhangi bir sebeple sevkedilen madenlerde Devlet Hakkının tahakkuk etmesi Maden Kanununa göre bu tahakkukun hemen tahsil edilecegi anlamını taşımamaktadır. Zaten uygulamada da Devlet Hakkı takakkuku ve  tahsilatı hemen yapılmamakta satışın yapıldığı yıldan  sonra gelen yıl içerisinde yapılmaktadır.

Devlet Hakkının tahakkuk etmesi, Devlet Hakkının tahsile hazır hale gelmesi, yani kesinleşmesi demek değildir.Tahakkukun kesinleşmesi yada sözlük anlamı ile dogruluğunun meydana çıkması için satış fiyatının oluşması ,satış fiyatının oluşması içinde satışın gerçekleşmesi gerekmektedir. Herhangi bir nedenle üretim sahası ve / veya ruhsat sahası dışındaki bir  tesise sevk edilmiş ve /veya herhangi bir nedenle satış işlemi gerçekleştirilmemiş olan bir madenin satış anına kadar geçen  süre içinde Devlet Hakkına esas olacak “ocak başı satış fiyatı”  oluşmamıştır.Bu durumdada stokda bekleyen madene tahakkuk edecek Devlet Hakkı kesinleşmemiştir.

Aksi bir uygulama özelliklede metal madenleri ile ihracata konu edilen her maden için Maden Kanununun 14.maddesi üçüncü fıkrasına aykırıdır.

Diyelimki ;satış olmadı ve  halen üretim sahası dışında ve /  veya ruhsat sahası dışında stokta bekletilen bir maden için kesinleşmemiş ocak başı satış fiyatına dayanarak kesinleşmemiş Devlet Hakkı tahakukkunu tahsilata çevirdiniz,ve diyelimki bu tahsilatın yapıldığı yıl yada onu takip eden yıl içerisinde bu  stokdan satış  oldu ama metal fiyatları düştü ,bu durumda fazladan aldığınızı iademi edeceksiniz,veya satışın oldugu yılda  diyelimki dolar kuru degişti ve /veya metal fiyatları yükseldi bu defada ilğili  yıla  göre “kesin”  ve yatırılan Devlet Hakkı tahsilatını eksik yapılmıştır diye yeniden tahakkukmu çıkaracaksınız.

Siz en iyisimi stok kontrolunu düzgün yapmaya çalışın.

BAKIŞ AÇISI



Yani illaki“mevcut sistemin” icinde kaybolmakmı  gerekiyor. Oncelikle CHP bir seyler yapmak istiyorsa  kendini duzeltsin de “Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve örgütlenme teşvik edilmelidir.”onerisinde bulunsun acaba Ademi Merkeziyetcilik nedir bilirlermi.
çozüm onerilerimiz halen mevcut yapılanmada aranıyor en büyük hatamızda bu işte.
“ETKB Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MİGEM) taşra teşkilatı kurulmalıdır.”bence gerek yok.Bırakın siyasetciler Türkiyeyi halen Ankaradan yonetmeye devam etsinler ve büyükdükce kücülttükleri Büyük Türkiye diye konusup dursunlar.
Neden kimse  MİGEM artık denetim işini tamamen bırakmalıdır demiyor.Denetimler yapılabilecek hukuki ve yapısal düzenleme ile siyasetten  bagımsız  sahada ve ocakta tamamen sorumlulugu üstlenebilecek proje ve danişmanlık hizmeti veren bir başka deyişle Müşavirlik Hizmetleri yapan mühendisler ile birlikte ve yine bu birimler tarafından atanmış  maaşınıda bu birimlerden alan sahanın Teknik Nezaretcisi aracılıgı ile yapılmalıdır.
Ama siyasetciler bunu istemiyorlarsa o zaman denetimler yine hukuki düzenleme ile yeniden yapılandırılacak ve sektorde bir cok işsize iş imkanı verebilecek “yerel yonetimlere” bırakılmalıdır.Ancak Teknik Nezaretciler yine bu yerel yonetimler tarafından atanmalı ve maaşlarınıda buradan almalıdırlar.
MİGEM sadece sektörel  politika üreten  ülkenin ihtiyaç ve çıkarlarına gore ruhsat veren verdigi ruhsatın hukuku  ile  bagımsız olarak yada yerel yonetimlerde kontrol hizmeti veren birimleri denetleyen   bir kurum olmalıdır.
Önerilerimin hepsinin altı doludur.isteyen herkesle tartışmayada hazırım.Blog'u görüntüle