Devlet hakkı ve özel idare payı
Madde 14 – (1) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak
başındaki fiyatından alınır.
(2) Üretilen madenin hammadde
olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin
işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı
satış fiyatıdır. Madenlerden alınan Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı
satış fiyatı, bölgeler de dikkate alınarak her madene ait ayrı ayrı,
uygulandığı yıl için belirlenerek Genel Müdürlükçe ilan edilir. Ocak başı satış
bedeli, ilan edilen emsal fiyattan daha düşük olamaz. Buna ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle belirlenir.
3) Tüvenan
madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir
prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda, ocak
başı satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya
kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan
tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.
Bırakın bu maddenin 3. Fıkra ile
çelişkisini(yani her madene sen fiyat vereceksen bu fıkranın ne anlamı var) Şimdi
basit bir hesap ile bu ne demektir bakalım;
Yaklaşık
230 maden*81 il*957 ilçe*3(kalite veya tenör)=53.486.730 çeşit madene fiyat verilmesi gibi bir anlam çıkıyor.
Yani pratikte uygulaması asla mümkün
olmayan bir şey düşününki kanuna yazılıyor. Ayrıca şu soru gündeme geliyor bu
fiyatları belirlerken neyi yada kimi kıstas alacaksınız; Ticaret Odaları,
Sanayi Odaları, Borsalar, İhracatçı Birlikleri, doğrudan madencilere sormak,
tetkik heyetlerinin tespit ettiği fatura bilgilerinden faydalanmak, vs. yıl
sonunda bu kuruluşların tamamından tenör ve kalite bazında fiyat toplayıp bunu
değerlendirip yayınlamanız pratikte
mümkün değildir.
Ruhsat sahipleri kanuna koyduğunuz yeni
tanımla “İşletme Faaliyet Raporları”nı vermek için sizimi bekleyecekler, sizi
beklemeden verseler fiyat uyumsuzlukları sebebi ile cezalı, bekleseler
evraklarını geç verebilecekleri için cezalı duruma düşecekler.
(4) Devlet hakkı;
a) I (a) Grubu madenin valilik/il özel idaresince belirlenen ve ilan edilen
boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış piyasa satış fiyatı üzerinden %4,
b) I (b) Grubu madenlerden %4,
c)
II. Grup (a) bendi madenlerden %4, kaba inşaat, baraj, gölet, liman gibi
yapılarda kullanılan tüvenan hammadde dışında bu maddedeki Devlet hakkı
boyutlandırılmış fiyat üzerinden alınır.
Bu değişikliğin pratikte ciddi anlamda
“Kaynak Kaybı”na yol açmasının yanı sıra, en çok malzemenin bu tarz dolgu işlerinde
kullanıldığı göz önüne alınırsa ciddi oranda Devlet Hakkı kaybına da yol
açacaktır. Sadece kırma eleme maliyetini düşüp ,(oda %10 civarındadır) Devlet
Hakkının alınması daha doğru ve adil olacaktır.
Kanunu
doğru tanımlamaz iseniz Eskiden olduğu gibi “üretim maliyeti * %30= devlet
hakkı oranı” şekline gelirse, kırılmış ve boyutlandırılmış olan malın fiyatı örneğin
8 TL den 1,30 kuruşa getirilecektir. Devletin kayıplarını varın siz hesap edin
artık.
Ayrıca hem
dolgu malzemesi üreterek kırmadan doğrudan satış yapan hemde piyasadaki talebe
göre Kırma Eleme yaparak satış yapan pek çok Ruhsat sahibinin üretim ve satış
kontrol mekanizmasında isteyerek veya istemeyerek yani kasten farklı beyanlar
gelecek ve buda yine ciddi oranda Devlet Hakkı kaybına yol açacaktır.
ç) II. Grup (b) bendi madenlerde doğal
taşın özelliklerine ve bulunduğu bölgeye göre ocakta oluşan piyasa satış fiyatı
üzerinden %4,
Burada da
mantık tamamen iç piyasaya göre kurulmuş her yıl birkaç milyar dolar ihracı
yapılan mermerin gerçek ihracat rakamının bulunması çok zor herhalde.
Yapabilirseniz bırakın doku yapısı, tane boyutu ve renk seçeneklerini hesaba katmayı;
kabaca önce sertliğine göre ikiye ayırın, geriye kalite kalır bunuda kabaca üçe
ayırabilirsiniz, sonrada işlenmiş ve işlenmemiş(blok) olarak ayırın, daha sonra
iç piyasa satış, dış piyasa satış olarak ayırın.
Birde ciddi
anlamda çalışan bu sektör için bir iyilik yapın ve örnek blok satışı
100$,işlenmiş satışı 250$ dan daha az olursa ihracat yasağı getirtin.Eminim
haksız rekabeti önlemek bu sektörü mutlu edecektir.
d) III. Grup kaynak tuzlarında %1, bu grubun diğer madenlerinden %5,
e) IV. Grup
madenlerden; radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddelerden %8,
altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, krom, alüminyum ve uranyum oksit
madenlerinde EK-3’de yer alan tabloya göre, diğerlerinden ise %2,
f) V. Grup madenlerden %4,
Bu oranlar ile ikide birde oynayıp
durmanın da pratikte ve özelliklede uygulamada kimseye bir faydası yok ve
durmadan yeni sorunlara yol açmaktadır.2004 yılında 5177 sayılı kanun,2010 yılında
5995 sayılı kanun, şimdide 2015 yılında yeni bir kanun ve bunlara bağlı
yönetmelikler, yani 10 veya 15 yıllık ruhsatını 2004 yılında alan ruhsat
sahibinin durumunu düşünün. Bunları değerlendirecek MİGEM çalışanlarının
durumunu düşünün.
Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen
ocak başı satış fiyatı Bakanlık tarafından denetlenir ve eksik beyanlar
tamamlattırılır. İşletme izni olan maden ruhsatlarından her yıl en az ruhsat taban
bedeli kadar Devlet hakkı alınır. Ancak, kaynak tuzlalarında alınacak Devlet hakkında bu koşul aranmaz.
Devlet
Hakkı ancak devletin madeni çıkarılıp satılınca madenciye tahakkuk eden ve alınan bir paradır, yerin altında duran
madene ne diye devlet hakkı olsun, yasa gereği zorunlu olarak iznini alan ama o
yıl piyasa şartları gereği üretim yapmak istemeyen ruhsat sahipleri için zaten
kanunda başka caydırıcı ve hatta ruhsat iptallerine yol açan maddeler varken,
üzerine birde devlet hakkı alınması katmerli bir ceza uygulamasıdır.
Devlet Hakkı ancak gerçek üretim ve gerçek satış
rakamlarının tespiti ile artabilir, ruhsat sahiplerini zorlayarak değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder