6 Ocak 2015 Salı

DEVLET HAKKI



Devlet hakkı ve özel idare payı

      Madde 14 – (1)  Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınır.
             (2) Üretilen madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatıdır. Madenlerden alınan Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı satış fiyatı, bölgeler de dikkate alınarak her madene ait ayrı ayrı, uygulandığı yıl için belirlenerek Genel Müdürlükçe ilan edilir. Ocak başı satış bedeli, ilan edilen emsal fiyattan daha düşük olamaz. Buna ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

3)    Tüvenan madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda,  ocak başı satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.

        Bırakın bu maddenin 3. Fıkra ile çelişkisini(yani her madene sen fiyat vereceksen bu fıkranın ne anlamı var) Şimdi basit bir hesap ile bu ne demektir bakalım;

          Yaklaşık 230 maden*81 il*957 ilçe*3(kalite veya tenör)=53.486.730 çeşit madene fiyat verilmesi gibi bir anlam çıkıyor.

       Yani pratikte uygulaması asla mümkün olmayan bir şey düşününki kanuna yazılıyor. Ayrıca şu soru gündeme geliyor bu fiyatları belirlerken neyi yada kimi kıstas alacaksınız; Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Borsalar, İhracatçı Birlikleri, doğrudan madencilere sormak, tetkik heyetlerinin tespit ettiği fatura bilgilerinden faydalanmak, vs. yıl sonunda bu kuruluşların tamamından tenör ve kalite bazında fiyat toplayıp bunu değerlendirip yayınlamanız  pratikte mümkün değildir.

         Ruhsat sahipleri kanuna koyduğunuz yeni tanımla “İşletme Faaliyet Raporları”nı vermek için sizimi bekleyecekler, sizi beklemeden verseler fiyat uyumsuzlukları sebebi ile cezalı, bekleseler evraklarını geç verebilecekleri için cezalı duruma düşecekler.


            (4) Devlet hakkı;
            a) I (a) Grubu madenin valilik/il özel idaresince belirlenen ve ilan edilen boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış piyasa satış fiyatı üzerinden  %4,
            b) I (b) Grubu madenlerden %4,
             c) II. Grup (a) bendi madenlerden %4, kaba inşaat, baraj, gölet, liman gibi yapılarda kullanılan tüvenan hammadde dışında bu maddedeki Devlet hakkı boyutlandırılmış fiyat üzerinden alınır.
         
           Bu değişikliğin pratikte ciddi anlamda “Kaynak Kaybı”na yol açmasının yanı sıra, en çok malzemenin bu tarz dolgu işlerinde kullanıldığı göz önüne alınırsa ciddi oranda Devlet Hakkı kaybına da yol açacaktır. Sadece kırma eleme maliyetini düşüp ,(oda %10 civarındadır) Devlet Hakkının alınması daha doğru ve adil olacaktır.
          Kanunu doğru tanımlamaz iseniz Eskiden olduğu gibi “üretim maliyeti * %30= devlet hakkı oranı” şekline gelirse, kırılmış ve boyutlandırılmış olan malın fiyatı örneğin 8 TL den 1,30 kuruşa getirilecektir. Devletin kayıplarını varın siz hesap edin artık.

      Ayrıca hem dolgu malzemesi üreterek kırmadan doğrudan satış yapan hemde piyasadaki talebe göre Kırma Eleme yaparak satış yapan pek çok Ruhsat sahibinin üretim ve satış kontrol mekanizmasında isteyerek veya istemeyerek yani kasten farklı beyanlar gelecek ve buda yine ciddi oranda Devlet Hakkı kaybına yol açacaktır.

          ç) II. Grup (b) bendi madenlerde doğal taşın özelliklerine ve bulunduğu bölgeye göre ocakta oluşan piyasa satış fiyatı üzerinden %4,

        Burada da mantık tamamen iç piyasaya göre kurulmuş her yıl birkaç milyar dolar ihracı yapılan mermerin gerçek ihracat rakamının bulunması çok zor herhalde. Yapabilirseniz bırakın doku yapısı, tane boyutu ve renk seçeneklerini hesaba katmayı; kabaca önce sertliğine göre ikiye ayırın, geriye kalite kalır bunuda kabaca üçe ayırabilirsiniz, sonrada işlenmiş ve işlenmemiş(blok) olarak ayırın, daha sonra iç piyasa satış, dış piyasa satış olarak ayırın.

        Birde ciddi anlamda çalışan bu sektör için bir iyilik yapın ve örnek blok satışı 100$,işlenmiş satışı 250$ dan daha az olursa ihracat yasağı getirtin.Eminim haksız rekabeti önlemek bu sektörü mutlu edecektir.

         d) III. Grup kaynak tuzlarında %1, bu grubun diğer madenlerinden %5,
           e) IV. Grup madenlerden; radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddelerden %8, altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, krom, alüminyum ve uranyum oksit madenlerinde EK-3’de yer alan tabloya göre, diğerlerinden ise %2,
          f) V. Grup madenlerden %4,

         Bu oranlar ile ikide birde oynayıp durmanın da pratikte ve özelliklede uygulamada kimseye bir faydası yok ve durmadan yeni sorunlara yol açmaktadır.2004 yılında 5177 sayılı kanun,2010 yılında 5995 sayılı kanun, şimdide 2015 yılında yeni bir kanun ve bunlara bağlı yönetmelikler, yani 10 veya 15 yıllık ruhsatını 2004 yılında alan ruhsat sahibinin durumunu düşünün. Bunları değerlendirecek MİGEM çalışanlarının durumunu düşünün.

         Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatı Bakanlık tarafından denetlenir ve eksik beyanlar tamamlattırılır. İşletme izni olan maden ruhsatlarından her yıl en az ruhsat taban bedeli kadar Devlet hakkı alınır. Ancak, kaynak tuzlalarında alınacak Devlet hakkında bu koşul aranmaz.

            Devlet Hakkı ancak devletin madeni çıkarılıp satılınca madenciye tahakkuk eden ve alınan bir paradır, yerin altında duran madene ne diye devlet hakkı olsun, yasa gereği zorunlu olarak iznini alan ama o yıl piyasa şartları gereği üretim yapmak istemeyen ruhsat sahipleri için zaten kanunda başka caydırıcı ve hatta ruhsat iptallerine yol açan maddeler varken, üzerine birde devlet hakkı alınması katmerli bir ceza uygulamasıdır.

Devlet Hakkı ancak gerçek üretim ve gerçek satış rakamlarının tespiti ile artabilir, ruhsat sahiplerini zorlayarak değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder