3 Ocak 2015 Cumartesi
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ
Yetkilendirilmiş tüzel kişiler: Genel Müdürlükçe yetkilendirilen, Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken faaliyet raporları, projeler gibi her türlü teknik belgeyi hazırlamaya ve faaliyetleri izlemeye yetkili olan tüzel kişiler.
Kanun kapsamında tanımlanan işlemleri yapmak üzere kurulan tüzel kişiler, Genel Müdürlükten yetki belgesi almakla yükümlüdürler. Yetki belgesinin verilmesi, yetkilendirilmiş tüzel kişilerin denetimi, uyarılması, yetki belgesinin askıya alınması ve belgenin iptal edilmesi ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
TÜZEL KİŞİ NEDİR
Gerçek kişilerden oluşan fakat yasaya göre onlardan ayrı ve aynen gerçek kişiler gibi hak ve yükümlülükleri olan kuruluşlardır. Diğer bir deyişle, hukukta belirli bir amaç çerçevesinde örgütlenmiş bazı insan ve mal toplulukları tek bir "varlık" niteliğinde kabul edilmiş ve bu topluluklara da insan gibi hak sahibi olmak ve yükümlülük ve borç yüklenebilme olanağı tanınmıştır. Bu gibi mal ve insan topluluklarına hukukta tüzel kişi ya da eski deyimle "hükmi şahıs" adı verilir. Örneğin, dernekler, ticaret şirketleri, belediyeler, üniversiteler, vakıflar, v.s. birer tüzel kişidir. Dolayısıyla bir dernek, dernek üyelerinden, bir ticaret şirketi de ortaklarından ayrı bir hukuki kişiliğe sahiptir. Üyeler veya ortaklar değişebilir ama tüzel kişilik devam eder. Tüzel kişilerin de borçları, hakları ve alacakları vardır. Bazan tüzel kişiler özel tüzel kişiler ve kamu tüzel kişileri diye gruplandırılırlar. Kamu hizmetlerini yürütmek üzere kurulan ve emretme gücüyle donatılmış olan tüzel kişiler ikinci gruba girer. Devlet, belediye, il özel idaresi, üniversite, V.b. gibi. Kamu tüzel kişisi sayılmayanlar da özel niteliktedir. Ticaret şirketleri, dernek ve vakıflar, iktisadi devlet teşekkülleri en önemli örnekleridir.
Kaynak: http://tuzelkisi.nedir.com/#ixzz3NkOpKuPb
YÖNETMELİK NEDİR
Kanun ve tüzüklerin tatbiki için çıkarılan idari düzenleyici işlem. İdare, kanun ve tüzüklere göre vazifelerini yapabilmek için, kendi yetki sahalarına ait olmak üzere, gerekli düzenlemeleri yönetmelikler çıkarmak suretiyle yapabilir. Eski ismi talimatnamedir
Anayasada; Bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyle, yönetmelikler çıkarabilirler ve bu yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girecekleri belirtilmektedir (mad. 124). Anayasanın bu hükmü doğrultusunda çıkarılan yönetmeliklere "Uygulama Yönetmeliği" denir. Bunun dışında, idarenin faaliyetlerini düzenleyen, bazı hallerde yalnız kendi mensuplarını ilgilendiren yönetmelikler de vardır. Bunlara "Adi Yönetmelik" denir. "Uygulama Yönetmelikleri"nin Resmi Gazete’de yayınlanması gerekir. Fakat, "Adi Yönetmelik"lerden vatandaşları ilgilendirenlerin yayınlanması, diğerlerinin de alakalı kişilere duyurulması yeterlidir.
Yönetmelikler, kanun ve tüzüklere aykırı olamayacağı gibi, diğer üst hukuk prensiplerine de aykırı olamazlar. Kanuna ve tüzüğe aykırı olan yönetmeliklere karşı Danıştayda iptal davası açılabilir.
Sözlükte "yönetmelik" ne demek?
1. Genellikle bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen, bu kuruluşta çalışanların uyacakları kuralların tümü.
2. Bu kuralların yazılı olduğu belge, talimatname: kurum yönetmeliği. sınav yönetmeliği .
3. Yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak amacıyla bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerince hazırlanan, düzenleyici kuralların tümü.
Kaynak: http://yonetmelik.nedir.com/#ixzz3NkSTGvKr
2 Ocak 2015 Cuma
YENİ TANIMLAR
Görünür Rezerv : Görünür kaynağın; üç boyutu ile belirlenmiş olan ve bu boyutlar içerisinde sürekliliği konusunda en az risk taşıyan, jeolojik, madencilik, metalurjik, ekonomik, pazarlama, yasal, çevresel, sosyal, mali etkenlerin altında ve günün koşullarında işletilebilir kısmı,
VE GERÇEK TANIM
Görünür Rezerv : Görünür kaynağın; üç boyutu ile belirlenmiş olan ve bu boyutlar içerisinde sürekliliği konusunda en az risk taşıyan, jeolojik, madencilik, metalurjik, ekonomik, pazarlama, yasal, çevresel, sosyal, mali, “başbakanlıktan onaylamış ve siyasi” etkenlerin altında ve günün koşullarında işletilebilir kısmı,
YAŞASIN KOPYALA YAPIŞTIR VE GOOGLE TRANSLATE
AH BİRDE DOGRU ANLASALAR AMA SUÇ GOOGLE DA CANUMM
26 Kasım 2014 Çarşamba
MMO NE YAPACAK
Arkadaşlar,MMO ne yapacak demeyi bırakında hep birlikte ne
yapacagımıza bakalım.
MMO bu yasa
tasarısına karşı eli silah tutan herkesi göreve mi çagırsın,
MMO ülkede isyanmı
çıkarsın,
MMO yeraltına girip illegal bir orgütmü olsun.
MMO
elbette bu yasa tasarısına karşı bugüne kadar oldugu gibi ,demokratik yollardan
mücadelesini sürdürmeye devam edecek,başta MİGEM olmak üzere,tüm ilgili kişi ve kurumlardan görüşme talep edecek ve
bu yasa ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaşacak, çeşitli toplantılarak
yapılacak ve alternatif oneriler sürülecek,gerekirse miting,yürüyüş,vs
yapılacak.Yapılması gereken her ne var ise yapacak.Ha, MMO yu kim dinleyecek
diyorsanız ….
Ama eminimki
bir tek şey yapılmayacak oda asla bu siyasi iktidara, başka adı lazım degil
bazı odaların yaptıgı gibi taviz verilmeyecek.
Açın
gözünüzü,zaten kanundaki asıl amaçlardan bir taneside bu degilmi,MMO yu devre
dışı bırakmak,seçimle alamadıkları MMO yu zorlayarak taviz verdirmek yada tamamen devre dışı bırakmak.
Gelelim
siz bayan meslektaşlarımıza siyasi iktidarın bakış açısına göre sizin yeriniz
eviniz,oturun evinizde ,Teknik
Nezaretçilik Bahane ,Kadının Yeri
Evidir Şahane.
22 Kasım 2014 Cumartesi
KAYDA DEGER AKSAKLIKLAR
KAYDA
DEGER AKSAKLIKLAR
“Yetkilendirilmiş tüzel kişiler:
Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken faaliyet raporları, projeler
gibi her türlü teknik belgeyi hazırlamak ve faaliyetlerin projesine ve
raporlara uygunluğunun izlenmesi için Genel Müdürlükçe yetkilendirilen tüzel
kişiler.”
Yetkilendirme meslek
odaları ve maden işverenleri ile MİGEM den katılacak Daire Başkanından oluşacak tarafsız bir kurul ile birlikte yapılmalıdır, hatta hukuksal
düzenlemeler için Barodan görevli bir avukat bile bu kurulda yer almalıdır.
Burada
bu tüzel kişilerin nasıl ve hangi kıstaslara göre değerlendirilip seçilecekleri
ve özellikleri mutlaka kanunla belirtilmeli yoksa yönetmelik ile sürekli
oynanır ve her iktidarın bakışına göre değiştirilir.Ayrıca aday olabilecek kişileri meslek odaları (TMMOB ),tespit edip MİGEM e bildirmeli.adam
odaya üye bile değil,madencilik yapmamış ,hayatında ocak görmemiş,meslekle
ilgili değil ama filanca partinin gençlik kolunda görev almış bu adamada verin
bari,hala güç bende demeyi bırakın artık,bırakın da Devlet adı altında siyasi iktidarlar
kimin yetkili yada yetkisiz olduğuna karar vermesin ,bunu bağımsız bir kurul aracılığı ile yapın.
“Devirler yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının devir
edildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınır.
Devir işlemi Bakan onayı ile gerçekleşir.’’
Ruhsat bedeli nedir ,bu
bedel neye göre tespit edilecek ve bu bedeli kim tespit edecek, bedeli kim nasıl
değerlendiricek ve hangi kıstaslara göre değerlendirilecek, bu olay ve kişiler Kanun ile tanımlansın ,son
derece yolsuzluğa açık bir şey ,bizim saha 5 milyon ama sen onu 100 000 yap
bizde sana 100 000 verelim mi oynansın, üç kuruş maaş verdiğin memur mu bunlara
direnebilecek.
‘’(10)Genel
Müdürlükçe yetkilendirilmiş tüzel kişilerce Genel Müdürlüğe sunulan proje, rapor ve teknik belgelere ilişkin
gerçek dışı ve yanıltıcı beyanların tespiti halinde, tüzel kişilere uyarıdan
yetki iptaline kadar, belgeleri hazırlayanlara da uyarıdan imza yetkisinin
iptaline kadar uygulanacak yaptırımlar Yönetmelikle belirlenir.”
Bu konuda
kesinlikle odalar yetkili olmalı MİGEM bu durumu tespit ederse odaya bildirir
ve TMMOB bu kararı verir ,MİGEM veya siyasi
iktidarlar bir mühendisin imza yetkisini elinden alamaz.Böyle bir yetkin yok.
‘‘Ruhsat
sahibi veya vekilinin mahallinde tetkik ve incelemelerine katılmaması, ruhsat
sahibince herhangi bir nedenle tetkik ve incelemelerin engellenmesi halinde
20.000 TL tutarında, bu fiilin tekrarı halinde ise iki katı tutarında idari
para cezası uygulanır.’’
Burada
geçerli bir mazeret yoksa denilse daha iyi olurdu, adam yurt dışında ,hasta,davası
var yada cenazesi var ve o an içinde kanuni bir vekili yok anlaşamadılar
azletti,vs,vs.
“Maden ruhsat sahasında faaliyette bulunabilmek için alınan
izinler kapsamında orman idaresine ödenen bedeller hariç diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ödenen bedellerin ibraz edilen miktarı, bir sonraki yıllarda
ödenmesi gereken Devlet hakkından düşülür”
Bu ne ya devlet hakkı babalarınızın parasımı,devlet hakkının
anayasa göre bile alınması gerekli ,kimin parasını kimden düşüyorsunuz, adamı
alacaklı duruma getirip bide üstüne para verin bari.
‘‘(2)
Madenlerden alınan Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı satış fiyatı,
bölgeler de dikkate alınarak her madene ait ayrı ayrı, uygulandığı yıl için
belirlenerek Genel Müdürlükçe ilan edilir. Ocak başı satış bedeli, ilan edilen
emsal fiyattan daha düşük olamaz. Buna ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.
(4) Devlet hakkı;
a) I (a) Grubu madenin valilik/il özel
idaresince belirlenen ve ilan edilen boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış piyasa
satış fiyatı üzerinden %4,
b) I (b) Grubu madenlerden %4,
c) II. Grup (a) bendi madenlerden
%4, kaba inşaat, baraj, gölet, liman gibi yapılarda kullanılan tüvenan hammadde
dışında bu maddedeki Devlet hakkı boyutlandırılmış fiyat üzerinden alınır. “
En çok malzeme bu tarz
dolgu işlerinde kullanılır niye az ödesin
ki,sadece kırma eleme maliyetini düşüp ,(oda %10 civarındadır) öyle alın.
“ç) II. Grup (b) bendi madenlerde doğal taşın
özelliklerine ve bulunduğu bölgeye göre ocakta oluşan piyasa satış fiyatı
üzerinden %4,
d) III. Grup kaynak tuzlarında %1, bu
grubun diğer madenlerinden %5,
e) IV. Grup madenlerde %4, turbada %2, altın, gümüş, platin, bakır,
kurşun, çinko, demir, krom, alüminyum, uranyum, toryum, radyum gibi elementleri
içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddelerden ise EK-3’de yer alan tabloya göre,
f) V. Grup madenlerden %4,
oranında alınır.
(5)
Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatları maden
gruplarına göre Bakanlık, Valilik veya Özel İdare tarafından denetlenir ve
eksik beyanlar tamamlattırılır. İşletme izni olan maden ruhsatlarından her yıl en
az ruhsat taban bedeli kadar Devlet hakkı alınır. Ancak, kaynak tuzlalarında
alınacak Devlet hakkında bu koşul aranmaz.”
İşte burada da yanılıyorsunuz,
yahu devlet hakkı ancak devletin madeni çıkarılıp satılınca madenciye tahakkuk
eden ve alınan bir paradır,yerin altında duran madene ne diye devlet hakkı
olsun,işletme iznini almak suçmu,suç ise ve suçlu var ise bu MİGEM dir ülkenin
veya madencinin o sahaya ihtiyacı yoksa iznini vermeyin,diyelim ki yasa gereği
zorunlu olarak adam iznini aldı ama o yıl piyasa şartları gereği üretim yapmak
istemedi,zarar edecek ne diye üretsin,adamın mermeri var ama o yıl o renk
tutmadı,üretti satamadı,çatlağa denk geldi ,makinesi arıza yaptı,vs.vs.üretim
yapamadı veya yapmak istemedi ,bu çok
fazla para eder ,amacınız sektöre destek
değil köstek ise devam edin.
(7) Yer altı kömür işletmelerinde, yıl içinde
ölümlü kaza olmaması halinde Devlet hakkının %50’si alınmaz.
Bu
nasıl bir anlayış, kazalar her zaman
olmamalı bunu mükafatlandırmak neyin nesi ,ne diyeceksiniz, oley!! sizin sahada
kimse ölmedi, size mükafat veriyoruz,ikramiye çıktı,buyrun devlet hakkı
indiriminizi alınmı.
(16)Ancak, ihale sözleşmelerinde
hammaddenin ihaleyi yapan kamu kurum ve kuruluşunca karşılanmayacağı hükmünün
bulunması halinde kullanılan hammaddenin ocak başı satış fiyatı üzerinden
ihaleyi alandan Devlet hakkı alınır.’’
Genel olarak bakışım;devlet hakkını
boyle üç beş yılda bir değiştirip
durmayın, zaten yeni sistemi yok edip kendinize göre bir düzen kurdunuz,şimdi
onuda yasal hale getirmeye çalışıyorsunuz,ya bu işi tamamen bırakin ki böylesi
çok daha iyi olur,sevk fişi ile sevki yapılan ve faturalandırılan her maden
için KDV oranı %20 dir deyip çıkın ve gidip faturaları kontrol edin,bırakın bu
şu olursa %2,şu olursa yarısını almam,şu madenden %3.5 ama burda adam ölmedi ,bide izin parası
harcamışsın sen bizden alacaklı çıktın abi .Sistemi zaten çorbaya çevirdiniz
şimdide üzerine su katmayın.
MADDE 15 – Aynı Kanunun 31 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
‘‘ (1)Kaynak
tuzlaları hariç olmak üzere maden işletme faaliyetleri, maden mühendisi
nezaretinde yapılır. Maden işletme faaliyetleri asgari bir maden ……..daimi
olarak, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer
meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesi zorunludur. Daimi nezaretçinin görev, yetki,
sorumlulukları, atanma usul ve esasları, vardiyalı çalışan işletmelerde
işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak
istihdam edilecek maden mühendisi ile ruhsat sahasında görevlendirilecek diğer
mühendislerin eğitimi, çalışma usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak
Yönetmelikle belirlenir.
Teknik nezaretçilik kalkıyor
mu belli değil ayrıca gene jeoloji mühendislerine yer açmak girişimi var, yer
altında ocakta su varsa bir tek onlar biliyorlar, tabii MMO eğitimi kaldırılıyor,BAKANLIK eğitim kursu açacak ders verecek kim bilir
belki ileride bu işi ticarete dökerler,Hizmet İçi Eğitim anlayışı bile olmayan
bir kurum düşününki kendi elemanlarını bile eğitmeyen bir kurum, eğitim
verecek.
(2)Birinci fıkrada belirtilen
istihdam şartlarını sağlamadan maden işletme faaliyetinde bulunulması halinde
30.000 TL idari para cezası uygulanarak maden işletme faaliyetleri durdurulur.
İstihdam şartlarının sağlanması halinde faaliyete izin verilir.’’
Genel olarak kanun tasarısı; madenciden daha çok parayı nasıl
alırım,bunun yanında MMO yu nasıl devre dışı bırakırım,jeoloji mühendislerine
nasıl yeni alanlar açabilirim,kendi adamlarımıza daha çok nasıl yetki
verip onlara nasıl daha çok para
kazandırabilirim,bir türlü anlayamadığım şu Devlet Hakkını daha nasıl
karıştırabilirim,tarzında görünüyor.
Ben iş güvenliğini nasıl sağlayabilirim, teknik nezaretçileri
nasıl işverenden bağımsız bir hale getirip kazaların önlenmesini sağlayabilirim,
sektörün önünü nasıl açıp işsiz meslektaşlarımıza nasıl iş alanları açabilirim,
mermeri işlenmiş olarak ,kromu ferrokrom olarak nasıl ihraç edebilirim vs. gibi
herhangi bir şey göremedigim için bu kanuna ne söyleyim ki.”Sayın bakan
kazalardan sonra işe el attı ve Maden Kanununu düzeltti,inşallah artık kazaları
tarihe gömecegiz gazete başlıkları içinmi” Kanun yapılıyor.
İşin doğrusu bu ne ya deyip tasarıyı iade edip görüş bile
vermemektir.
8 Kasım 2014 Cumartesi
MİGEM SORUMLUMU YOKSA SORUNLUMU
Herşeyden önce Somaya bakalım, bence
bu kazanın tek sorumlusu TKİ Genel Müdürlügüdür.Bu ruhsatın sahibi olan kurum TKİ dir. Bu ruhsatı” Hizmet Alımı”
altında (yada rödevans ile farketmez) kazaya neden olan işleticiye veren kurum
TKİ dir.Yani anlayış olarak al sahayı babanın sahası gibi çalıştır, kömürü
üret sen dert etme ben hepsini FakFuk Fona alırım ve bana oy veren seçmenime
kömürü dagıtırım diyen anlayışa hizmet eden kafa kiminse ,suçluda odur.
Koskoca TKİ olarak sahasında
üretilecek kömür için hiç bir denetim mekanizmasını sözleşmesine koymadan sahayı verirse olacagıda budur ,yok
eger denetim mekanizması var sözleşmede yazılı diyorlarsa yine TKİ suçlu,sevgili
kardeşim TKİ nin sahasının başında MİGEM
bekçilikmi yapacaktı.
Migem hiç bir sahanın teknik nezaretçisi degildir ,kimseye üretim
yada vardiya mühendisligi yapmaz,kimsenin İş Güvenligi uzmanı degildir.MİGEM sadece
“tetkik aşamasında” oradadır ,kanuna göre yapılması gerekenleri kontrol eder ,varsa eksik ve yanlışı tespit
eder , düzeltilmesi için süre verir veya geçici olarak sahanın faaliyetini
durdurur ve gider, takip etmenin anlamı sahanın bekçiligi degildir, sen arkanı
dönersin her şey yine eski haline getirilir.Kanuna göre sahadaki her aşamadan birinci derecede ruhsat
sahibi sorumludur.Bunun aksi düşünülemez.Ermenekteki yanlış tada bu böyledir.
Sevk fişlerinin ve Devlet
hakkının kontrolünüde bir başka kurumun yapması mümkün degildir eger bu iş
Maliyenin işidir diyenler içeriden ise sadece işi (Devlet Hakkı)
beceremedikleri ,bilmedikleri için bunu söylemişlerdir.Anayasanın 168.maddesi
ve 3213 sayılı kanuna göre Devlet Hakkı
nın alınabilmesi için tek uzman birim MİGEM dir.Maliye Bakanlıgının bu işin
üstesinden gelmesi mümkün degildir.(Bu konuyu her zaman daha geniş bir şekilde
tartışabiliriz)
MİGEM kazalardan sorumlu olamaz ama
MİGEM sorunludur,nedenmi
-Hizmet içi egitim anlayışı
yoktur,yeni gelenler bile hemen tetkik için göreve gönderilmektedir.Bu
nedenlede Sahada üretim kontrolünü yapmak ve imalatı çıkarmak için bile yeterli
bilgi düzeyine sahip olan kişi sayısı çok azdır.
- -Arazi görevlerdirmelerinin
süresi çok kısadır ,yetersizdir,sadece mali uzmanların saha başına en az iki gün , arazide kalması
gerekmektedir.
-Arazi yada tetkik görevi ulufe
anlayışı ile yapılmaktadır,bu nedenle aldıkları maaş sebebi ile geçim sıkıntısı
çeken arkadaşlar arazi görevini sadace” para”olarak görmektedirler.
-Siyasi baskı arazi
görevlendirmelerinde bir etken dir yani
bir nevi kulluk sistemi anlayışı getirilmektedir ,buda raporların
tarafsızlıgını etkilemektedir.
-Personelin karşılıklı güven
anlayışı köreltilmiştir.
-Tüm atamalar siyaseten
yapılmaktadır.
Bu liste daha uzar gider ....
Ayhan Aykut
7 Kasım 2014 Cuma
Devlet hakkımı Devlet Kazıgımı
Ruhsat sahası içerisinde üretilen
ancak çeşitli imkansızlıklardan dolayı üretim sahası içerisinde stokta
bekletilemeyen ve/veya satış öncesi herhangi
bir işleme/zenginleştirme yapma amacı ile ruhsat sahası içinde ama
üretim sahası dışında veya ruhsat sahası dışındaki bir tesisin stok alanına zorunlu olarak sevkiyatı yapılan yada
ekonomik sebeblerle satış işleminden önce bir süre bekletilmek üzere üretim
sahası dişındaki bir alana stok amacı ile gönderilen madenlerde Devlet Hakkı ne
zaman alınmalıdır?
Maden Kanununun 14. Maddesinin birinci,ikinci ve üçüncü fıkrasında bu sorunun yanıtı net
olarak verilmiştir.
“ (Değişik fıkra: 10/06/2010-5995
S.K/8.mad.) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından
alınır.
(Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.)
Üretilen madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı
pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında
uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatıdır. Bu fiyat emsallerinden az olamaz.
Emsal fiyatının tespitinde bu maddenin üçüncü fıkrası esas alınır.
(Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.)
Tüvenan madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir
prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda, ocak başı
satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar
oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve
ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.”
Fiyatın piyasada anlık olarak
yani arz ve talebin aynı anda var oldugu yer ve zamanda oluştugu bir gerçektir.İktisat
ve işletmede fiyat, bir mal, servis veya varlığın sayısal para değeridir yada
malların pazardaki parasal değerine fiyat adı verilir.Günümüzde bir madenin
ulusal ve uluslararası pazardaki satış fiyatı oluşumunu, uluslararası
borsalardaki arz ve talep ile stok durumunun yanısıra Devletlerin almış olduğu ekonomik
ve siyasi kararlar, kısıtlamalar,teşvikler, serbestlikler,vergiler ,bu
ülkelerde meydana gelen ekonomik ve siyasi gelişmeler gibi nedenlerden dolaylı olarak etkilenmektedir.
Yönetmelikde 14.Bölüm 86. Madde
16. Fikrası;
“ (16) Ocak başında satışı
yapılan maden ile üretim sahası dışındaki tesislere sevk edilen madenlerde
sevkiyat tarihi itibarıyla Devlet hakkı tahakkuk eder. Üretim sahasında stokta
bekletilen madenden Devlet hakkı alınmaz. Ancak, stoktan satış yapıldığı zaman
Devlet hakkı alınır.”hükmü amirdir.
Herhangi bir sebeble üretim ve /
veya ruhsat sahası dışına stok amacıyla
gönderilen ve stokda bekletilen
madenlerde Devlet Hakkı tahakkuna esas olan ocak başı satış fiyatının , satış
işlemi henüz gerçekleşmediği için yıl içerisinde ileriye dönük veya Satış Bilgi Formlarının verildigi
tarih itibarı ile halen stokda bulunduğu göz önüne alınırsa ilgili yıl için
geriye dönük olarak oluşmadıgı bir
gerçektir.
Yine üretim sahası ve / veya
ruhsat sahası dışındaki tesislere herhangi bir sebeple sevkedilen madenlerde
Devlet Hakkının tahakkuk etmesi Maden Kanununa göre bu tahakkukun hemen tahsil
edilecegi anlamını taşımamaktadır. Zaten uygulamada da Devlet Hakkı takakkuku
ve tahsilatı hemen yapılmamakta satışın
yapıldığı yıldan sonra gelen yıl
içerisinde yapılmaktadır.
Devlet Hakkının tahakkuk etmesi,
Devlet Hakkının tahsile hazır hale gelmesi, yani kesinleşmesi demek değildir.Tahakkukun
kesinleşmesi yada sözlük anlamı ile dogruluğunun meydana çıkması için satış
fiyatının oluşması ,satış fiyatının oluşması içinde satışın gerçekleşmesi
gerekmektedir. Herhangi bir nedenle üretim sahası ve / veya ruhsat sahası dışındaki
bir tesise sevk edilmiş ve /veya
herhangi bir nedenle satış işlemi gerçekleştirilmemiş olan bir madenin satış
anına kadar geçen süre içinde Devlet
Hakkına esas olacak “ocak başı satış fiyatı” oluşmamıştır.Bu durumdada stokda bekleyen
madene tahakkuk edecek Devlet Hakkı kesinleşmemiştir.
Aksi bir uygulama özelliklede
metal madenleri ile ihracata konu edilen her maden için Maden Kanununun
14.maddesi üçüncü fıkrasına aykırıdır.
Diyelimki ;satış olmadı ve halen üretim sahası dışında ve / veya ruhsat sahası dışında stokta bekletilen
bir maden için kesinleşmemiş ocak başı satış fiyatına dayanarak kesinleşmemiş Devlet
Hakkı tahakukkunu tahsilata çevirdiniz,ve diyelimki bu tahsilatın yapıldığı yıl
yada onu takip eden yıl içerisinde bu stokdan satış
oldu ama metal fiyatları düştü ,bu durumda fazladan aldığınızı iademi
edeceksiniz,veya satışın oldugu yılda diyelimki dolar kuru degişti ve /veya metal
fiyatları yükseldi bu defada ilğili yıla
göre “kesin” ve yatırılan Devlet Hakkı tahsilatını eksik
yapılmıştır diye yeniden tahakkukmu çıkaracaksınız.
Siz en iyisimi stok kontrolunu
düzgün yapmaya çalışın.
BAKIŞ AÇISI
Yani illaki“mevcut sistemin”
icinde kaybolmakmı gerekiyor. Oncelikle
CHP bir seyler yapmak istiyorsa kendini
duzeltsin de “Örgütlenmenin önündeki engeller
kaldırılmalı ve örgütlenme teşvik edilmelidir.”onerisinde bulunsun acaba Ademi
Merkeziyetcilik nedir bilirlermi.
çozüm
onerilerimiz halen mevcut yapılanmada aranıyor en büyük hatamızda bu işte.
“ETKB Maden İşleri Genel
Müdürlüğü’nün (MİGEM) taşra teşkilatı kurulmalıdır.”bence gerek yok.Bırakın
siyasetciler Türkiyeyi halen Ankaradan yonetmeye devam etsinler ve büyükdükce
kücülttükleri Büyük Türkiye diye konusup dursunlar.
Neden kimse MİGEM artık denetim işini tamamen
bırakmalıdır demiyor.Denetimler yapılabilecek hukuki ve yapısal düzenleme ile
siyasetten bagımsız sahada ve ocakta tamamen sorumlulugu
üstlenebilecek proje ve danişmanlık hizmeti veren bir başka deyişle Müşavirlik
Hizmetleri yapan mühendisler ile birlikte ve yine bu birimler tarafından
atanmış maaşınıda bu birimlerden alan sahanın
Teknik Nezaretcisi aracılıgı ile yapılmalıdır.
Ama siyasetciler bunu
istemiyorlarsa o zaman denetimler yine hukuki düzenleme ile yeniden
yapılandırılacak ve sektorde bir cok işsize iş imkanı verebilecek “yerel
yonetimlere” bırakılmalıdır.Ancak Teknik Nezaretciler yine bu yerel yonetimler
tarafından atanmalı ve maaşlarınıda buradan almalıdırlar.
MİGEM sadece sektörel politika üreten ülkenin ihtiyaç ve çıkarlarına gore ruhsat
veren verdigi ruhsatın hukuku ile bagımsız olarak yada yerel yonetimlerde kontrol
hizmeti veren birimleri denetleyen bir kurum olmalıdır.
Önerilerimin hepsinin altı
doludur.isteyen herkesle tartışmayada hazırım.Blog'u görüntüle
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)