17 Ocak 2015 Cumartesi

KOMPLO TEORİSİ




 YILLARDIR UYGULAMADA YARAR SAĞLAMAYAN küçük BİR NOKTA

             Yeni kanun tasarısında basit bir kaç cümle ile geçiştirilen bir nokta daha var;
         MADDE 1- 4.6.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının (IV) numaralı bendine aşağıdaki alt bent eklenmiş ve (VI) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
           VI. Grup madenler
          Radyoaktif Mineraller ve diğer radyoaktif maddeler.
         IV. Grup madenler
          d) Uranyum, Toryum, Radyum gibi elementleri içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddeler.
          Kanun gerekçesine bakalım;
         MADDE 1- 3213 sayılı Maden Kanununda, aranması ve işletilmesi yönünden IV. Grup madenlerden bir farkı bulunmayan Uranyum, Toryum, Radyum gibi elementleri içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddeler VI. Grup madenler olarak yer almaktadır. Ancak, bu madenlerin ayrı grup maden olarak Kanunda yer alması uygulamada yarar sağlamamış olup, söz konusu madenler IV. Grup madenler ile aynı kapsamda değerlendirilmiştir. Bu nedenle madde ile bu madenler IV. Grup (d) bendi madenler olarak düzenlenmiştir.
        Kanundaki geçici maddelere bakalım;
      VI. Grup maden ruhsatlarının IV. Gruba alınması:
      GEÇİCİ MADDE 26- Yürürlükteki VI. Grup maden ruhsatları IV. Grup olarak ruhsatlandırılır. Aynı alanda IV. Grup maden ruhsatı bulunması halinde IV. Grup ve VI. Grup maden ruhsatlarının işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki kazanılmış haklarına göre yürütülür. Ruhsatların birbirleri ile çakışmaması halinde, yürürlükteki VI. Grup maden ruhsatları, IV. Gruptaki alan sınırlamasına uymak kaydıyla tüm madenlere hak sağlar.
       Şimdi bu durumun birde tam tersi yokmu SORUYORUM, daha önce IV. grupta olupta, VI. grup ta yer aldığı için bu madenlere hak sağlamayan ruhsat sahipleri çakışma olmaması durumunda, bu madenlere (VI. grup) hak sahibi olmayacaklar mı?  
       Yoksa bütün derdiniz bu mu,30 yıldır bir o grupta, bir diğer grupta gezen Uranyum, Toryum, Radyum gibi elementleri içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddeler mi acaba.


16 Ocak 2015 Cuma

THE DAY AFTER



DEVİRLERİN BAKAN ONAYI İLE YAPILMASI
             Taraftarı olduğum Beşiktaş’ın milyonların sevgisini de kazanmış ve büyük sempati duyduğum çarşı grubunun bir kaç sloganı vardır hepiniz bilirsiniz “Çarşı her şeye karşı! Ve "Evdeki hesap Çarşıya uymaz".Her zaman bu sloganı akıl dolu ve inançlı bir slogan olarak gördüm, çarşı grubu bu sloganı sadece kimden gelirse gelsin yanlışa karşı durmak için kullandı, yanlışı yapana bakmadı sadece yanlışa baktı.
           Günümüzde; büyük çoğunlukla mevcut siyasi iktidarın uygulamaları sebebi ile sapla saman sürekli karıştırılmaya başlandı, bir nevi devletten yana olmak ile iktidardaki siyasilerden yana olmak artık aynı kefeye konmaya başlandı.
           Yeni yasa tasarısına koyulan “Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı, devredilebilir. Devirler yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının devir edildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınır. Devir işlemi Bakan onayı ile gerçekleşir.” Bu maddeye birçok kesimden itirazlar yükseldi özelliklede Sektörden bunun bürokrasiyi arttıracağı yönünde itirazlar geldi.
          Maden ruhsat devirlerinde Bakan onayının istenmesi ile yaklaşık 13 yıllık iktidarları boyunca ya fark edemedikleri ya da bırakın böyle olsun, bir şey olmaz dedikleri bir uygulamanın inanılmaz sonuçlarının farkına vardılar ve bunu şimdi düzeltelim, iş çığırından çıktı, yoksa ileride hesabını veremeyiz diyebilecekleri bir yanlışı mı kontrol etmek istiyorlar emin değilim.
           Ruhsatların devir işlemine masum ve basit bir olay gibi bakmak bana göre saflıktır, Devir bugüne kadar olduğu gibi sadece ben sattım sen aldın işlemi olmamalı idi, bana göre yapılmak istenilen geç bile kalınmış bir düzenlemedir (Tabii aynı şeyleri düşünüyorsak; yani “siyaseten” alınmış bir karar değilse ve bürokrasi gerçekten arttırılmak istenilmiyorsa).
         Daha önce “Devir” yaptıranlar bilirler, bu işin MİGEM de nasıl yapıldığını ama kısa bir hatırlatma ile uygulamaya bakalım; ruhsatını devir etmek isteyen ruhsat sahibi (veya vekili) ile ruhsatı devir almak isteyen kişi(veya vekili)basit bir matbu form dilekçeyi imzalayıp MİGEM e verirler ve süreç başlatılır. Bu süreçte dosya arşivden çekilir, ilgili birimlere gönderilir ve varsa eksiklikleri (Harç borcu, Devlet Hakkı, Faaliyet Raporu, İmalat Haritası vs.)tamamlattırılır, gerek duyulması halinde saha tetkik edilir, ruhsatı devir almak isteyen bir firma ise şeklen Ticaret Sicil Gazetesine (madencilik faaliyeti yapabilirmi diye)bakılır ve en nihayetinde dosya tekâmül ettirilir yani devire hazır hale getirilir.
            İşin buraya kadar olan tüm işlemleri personel tarafından yapılır, daha sonra birim yetkilisinin parafı, ilgili Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı tarafından imzalanarak devir işlemi tamamlanır ve ruhsatın yeni sahibi sicil kayıtlarına işlenir.
           Devirler için uygulanan (MİGEM bu noktada yok)bir farklı yol daha vardır, eğer ruhsatı devreden bir firma ise şirketin hisselerini (bazen %100 hissesini) satın alarak da bir şekilde bu ruhsatın(veya ruhsatların) işletim hakkına sahip olabilirsiniz, hatta daha sonra şirketinizi bir başka şirket ile ortak yapabilirsiniz daha önce ve/veya daha sonra isterseniz şirketinizin adını değiştirebilirsiniz (her çeşit uygulaması vardı) daha sonra yapılması gereken tek şey MİGEM e yeni Ticaret Sicil Gazetesini getirmektir. Şirketinizin adı değişti ise Ruhsatlarınızda isim değişikliği yapılır, kısacası MİGEM dışında gelişen işlemlerin sonucu MİGEM de tamamlanır.
           Her şey yasal, bunda kötü ne var, bu işler için Bakana ne gerek var, var arkadaşlar var” hem Bakana hem de Bakıp ta görenlere ihtiyaç var”.
             Şimdi biraz geriye gidelim ve önce MİGEM de işlem gören İşletme Ruhsatlı sahalar için verilmiş İşletme projelerine bakalım, genel olarak metal madenlerinde cevherin ham olarak yurtiçi/yurtdışı piyasaya satılacağı, mermerde ise yine yurtiçi/yurtdışı piyasaya çoğunlukla blok olarak ve/veya kısmende işlenmiş olarak satılacağı belirtilir. Bu noktada da herhangi bir terslik yoktur.
          Biraz daha geriye gidelim Yabancı Sermayenin ülkemize giriş koşulları ve Yabancıların ülkemizde şirket kurabilme esasları ve düzenlemelerine bakalım, sonuçta gelmelerinin ve şirketleşmelerinin önünde herhangi bir engel olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Bildiğim kadarı ile Madencilik şirketleri takip altında değildir. Yani onlar için herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir.
        Genel olarak devir eden şirket ve hissedarları, devir alan şirket ve hissedarları, hangi grup ve hangi madene ait oldukları ile işletme projesindeki “Pazar” ve ”Pazarlama” konusu hemen hemen hiç kayda alınmaz, MİGEM de genel olarak bu noktalara dikkat bile edilmez. Bu noktada da her şey yasaldır.
        Sonuçta; bugün gelinen noktaya baktığımızda ortaya çıkan tablo bizler ve ülkemiz açısından ürpertici boyuttadır ve her geçen yılda ülkemizin yer altı kaynakları yabancı sermayeli şirketlerin yani doğrudan yabancıların eline geçmiş ve geriye kalanlarda hızla geçirilmektedir. Üstelik bu madenleri istedikleri gibi istedikleri yere ve tabii ki istedikleri fiyata satmalarının önünde en küçük bir yasal engel yoktur.
             Bu noktada; tabii ki amaçlanan hedef bu ise ruhsat devirlerinin gerçekten sıkı bir kontrol ve denetime ihtiyacı vardır, işte bu sebeple de dediğim gibi sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım.
           Pek çok ruhsat sahibi (hatta sektörde isim yapmış olanlar dâhil) ruhsatlı sahalarını, ülkemize yatırım yapmak isteyen yabancılar için cazip hale getirip(izinleri alınmış, rezervi bulunmuş vs.) “ iyi fiyat” veren Yabancı Şirketlere sadece kendi kazançlarını düşünerek devretmektedirler. Bildiğim kadarı ile halen pek çoğunun hayalide budur.
           Tabii ki yerli ruhsat sahiplerinin bu aç gözlülüklerini fırsat bilen “iyi niyetli” Yabancı sermaye ne yaptı; ülkemden taşıyıp götürebilecekleri her madeni satın aldı işletti ve ülkesine taşıdı, taşımaya da devam ediyor. Taşıyamayacaklarını da satın alarak bunlara da yatırım yapılmasını engelledi. Özellikle Enerji Sektörüne ait yani taşınamayan kömür ve jeotermal sahalarını hatırlayın. Yıllar önce TKİ tarafından termik santral yapılması için ihale edilen yüksek rezervli kömür sahalarını, MTA tarafından ihale edilen jeotermal sahalarını, hatırlayan kaldı ise hatırlayın, bu sahaları önce yerli sermaye satın aldı, bunlar nerede ise üzerine bir çivi dahi çakmadan hem de hatırı sayılı rakamlarla Yabancılara devrettiler(Bu arada da biri çıkıp bu sahalar bu kadar para ediyorsa neden ihale rakamları düşük kaldı diye hesap sormadı). Bu sahalarda neler oldu veya oluyor veya olacak bilen varmı. Ben bilmiyorum.
            Artık bırakın devirler de “Bakan onayı” aranmasını devirler didik didik araştırılmalı, sahanın hangi madene ait olduğu,  sahaların işletme projeleri, Pazar ve pazarlama stratejileri, devir eden firma ve devir alan firmanın şirket hissedarları araştırılmalı, bu şirketlerin hisse satışları ve hatta isim değişiklikleri bile engellenmelidir.
           Yoksa Çarşı Grubunun dediği gibi evdeki hesap çarşıya uymaz ve biz artık MADENLERİN GERÇEK SAHİBİ YABANCI HALKTIR  Sloganını atar dururuz.



15 Ocak 2015 Perşembe

SEVGİLİ MADENCİ PATRONLARI (4)



MADENCİLİĞİN SONU " SEN BULACAKSIN, İKTİDAR İHALE EDECEK, PARASI OLAN ALACAK"

               Şimdi bu başlığa bakınca sanki farklı bir uygulama vardıda benim mi haberim yoktu diyorum.

          Neden yasada öngörülen bu  Ruhsatlandırma Madde 16 – Ruhsatlar ihale ile verilir. I. Grup ve II. Grup (a) bendi madenler için doğrudan işletme ruhsatı verilir. II. Grup (b), III. Grup ve IV. Grup madenler arama ruhsatı, V. Grup madenler arama sertifikası ile aranır.” Maddesine bu kadar karşı çıkılıyorki?

             I.ve II  (a)gruplar hariç ki bunların arama dönemi diye bir safhası yok. diger gruplarda Arama ruhsatı veya V. grupta arama sertifikası vardır ama en çok arama IV (c)grupta yapılır yani metalik madenlerde yapılır özelliklede bu işe en çok yatırımı yani en çok aramayı da genel olarak altın ve bakır madencileri yapar.
             Özellikle 3213 Sayılı Maden Kanununun yürürlüğe girdiği günden bugüne kadar geçen 30 yıllık sürede tesadüfen ve/veya “bilimsel yaklaşımlarla” bir mostra görmüş yani kendisi bulmuş, arama ruhsatını almış, biraz detay arama ile cevheri bulmuş, işletilebilir olduğuna inanmış, daha sonra işletme ruhsatını ve izinlerini alarak sahayı kendisi çalıştıran kaç ruhsat sahibi var.Bu oran % 1-2 yi geçmez. Geriye kalan ruhsatlar hep birilerine, sahanın durumuna göre(yeri, iklimi, rezervi, tenörü vs.)devir edilmiştir.
          Yani sonuç hep aynıdır sen bulmuşsundur parası olan bir başkası gelip almıştır. Yeni yasa ile bana göre değişecek tek şey sadece ruhsatın devri için ödenen paranın (bazen milyon dolarlar)Devlet tarafından alınması olacaktır. Spekülatörler, fırsatçılar, vurguncular, gözü doymayanlar, üç kuruş para harcadığı saha için milyon dolar isteyenler elbette ki bu işe çok üzüleceklerdir.
           Yani sorun bir şekilde sistemin kendi içerisinde zaten var sadece aktörler değişecek. Ama kişisel fikrim bu uygulama mevcut sorunu çözebilecek mi elbette ki hayır, nedenmi çünkü tarih tarihi yazan kalemi tutan ele göre değişmektedir

14 Ocak 2015 Çarşamba

SEVGİLİ MADENCİ PATRONLARI (3)



SEVGİLİ MADENCİ PATRONLARI (3)
TÜZEL KİŞİLİK (2)
             MİGEM de İşletme Ruhsatlı sahaya ait herhangi bir dosyaya baktığınızda, genelde göze çarpan hususlardan bir taneside, ruhsat sahibinin nerede ise abartısız her Arama Faaliyet Raporunu, İşletme Projesini, İşletme Faaliyet raporlarını her yıl farklı bir mühendise imzalatmış olduğu gerçeğidir. Bu çok “normal” bir durumdur çünkü bir önceki hizmetin bedeli onu hazırlayan, imzalayan, MİGEM’ e teslim eden mühendise ödenmemiştir. Ruhsat sahibi tarafından bir önceki raporu hazırlayan ve imzalayan mühendisten yeni bir hizmet istenildiğinde ise daha önceki hizmetin “hâşâ hak etmediği” bedeli istenilmiş, ancak kendisi bu bedeli ödemek istememiştir. Bu nedenle de bir başka mühendis ile temas kurmuştur çünkü mühendislik hizmetleri bedava olmalıdır, neden para ile satın alınsın ki.
            MMO kayıtlarına göre ülkemizde siz ruhsat sahiplerine “bedava hizmet sunabilecek tamı tamına 16.500 maden mühendisi, 10.500 Teknik Nezaretçi maden mühendisi ve 4.250 Serbest Mühendislik Müşavirlik firması var. Biri olmazsa diğeri olur, elinizi sallasanız yeter.
            İster Müşavirlik hizmeti versin, ister Teknik yada Daimi nezaretçilik hizmeti versin, maalesef meslektaşlarımın gözünüzde “sevgilileriniz” kadar kıymeti olmadı.
           Neler dediniz birlikte hatırlayalım;
-Diplomalı mafyalar, diplomalı haraççılar
-Ne yapıyorsun da ben sana bu parayı vereyim
-İki satır yazı için çok para istiyorsun, filanca şu paraya aynı işi yapıyor
-Ayda bir geliyorsun iki satır yazıyorsun bir dünya para istiyorsun(adam senin sahanın sorumluluğunu almış, maazallah kaza olsa önce o tutuklanır ama olsun) bu örnekleri arttırabiliriz tabii ki.
           Eeee şimdi ne olacak bu “Tüzel Kişilik” işi olursa, bunların hepsi ortadan kalkacak, hizmet aldığınız her işe para ödeyeceksiniz, para ödememek için tüm kaçış yollarınız tıkanacak, daimi olarak mühendis çalıştırmak ve dahada önemlisi “amme hizmeti”  olan bu işe sürekli maaş vermek zorunda kalacaksınız, onların uyarılarını dinlemek zorunda kalacaksınız, onlara değer vereceksiniz, eski günleri yad edip lan eskiden yılda birkaç kuruş verip helalleşme kağıdını alıp işi bitiriyorduk, nerde o eski günler “ne olacak bu memleketin hali”  demekten mi korkuyorsunuz. Korkmayın ve gücünüzü hafife almayın, ters bir durumda “lan ben senin Tüzel Kişiliğini iptal ettireyim de gör” dersiniz ve iptal ettirirsiniz. Nasıl olsa ortam buna uygun.
           Bunları hak etmeyenlerden bir kez daha özür ama eğer bugün işlerin sizin içinde iyiye gitmediğini düşünüyorsanız tüm bunların sebebi ve sorumlusu, meslektaşlarıma ve meslektaşlarınıza sahip çıkmadığınız için sizsiniz.